Çocukluğumda ve okul yıllarımda spora çok fazla ilgi duymadım...

Kendimi gençliğimde beden eğitimi derslerini atlayan sakin bir çocuk olarak hatırlıyorum. İlgimi çekmiyordu ve konuya tamamen yabancıydım. Bu yüzden 10 yıl önce biri bana gelecekte ciddi anlamda spor yapacağımı, hatta koşacağımı söyleseydi ona inanmaz, gülerdim bile.                                                                                                                                                                      

İlk çocuğumun doğumundan sonra fazla kilo aldım ve birkaç yıl boyunca eski halime dönemedim. Bu süreçte bazı komplekslerim ortaya çıkmış, kendimden duyduğum memnuniyetsizlik sonucunda da çevremdekiler ile iletişimim olumsuz yönde etkilenmeye başlamıştı.

Koşu ayakkabılarımı giyip koşuya çıktığımda her şeyin bir anda değişeceğini nereden bilebilirdim ki? Yarı koşu, yarı yürüyüşün ardından önce şiddetli bir nefes darlığı yaşadım. Fakat sonra o an için tanımlayamadığım bazı hisler hoşuma gitti. Kendimi enerjik ve güçlü hissettim. Ertesi gün tekrar koşmak istedim ve bu isteğim hiç azalmadı. Birkaç yıl düzenli olarak koşmaya devam ettim, ardından şehir yarışlarına katılmaya başladım. Zamanla koşmak hayatımın bir parçası oldu. Bugüne kadar 3 tam maraton (42.2 km), birkaç yarı maraton ve onlarca dağ ve parkur yarışını tamamladım.

Bu spor, çok çalışma ve özveri gerektiriyor. Ancak yanında, unutulmaz duygular, paha biçilemez deneyimler ve birçok yeni arkadaş da getiriyor. Basit bir kilo verme arzusunun bu kadar büyük bir koşma sevgisine dönüşeceğini düşünebilir miydim? Kesinlikle hayır. Şimdi ise bu sadece bir hobi değil. Bu artık benim yaşam tarzım. Koşarak başlamadığım günler ters gidiyor.

Bazen beklenmedik bir dönüş, planlanandan daha fazlasını getirir.

Harika bir ailem var: Üç çocuk, bir eş ve bizimle yaşayan kayınpederim. İki yıl önce bir de köpeğimiz oldu, hatta artık o da benimle koşuyor.  Ve tabii ki en sevdiğim: İşim! İşim elbette hayatımdaki en büyük parçayı kaplıyor.  Aile, iş ve spor arasında denge kurmak benim için zor mu? Mutlaka zorlukları var. Ancak paradoksal bir gerçek de var: Zinde bir vücut, kendini sevmek, yeni bir çevre ile koşmak ve bu üçünün bana kazandırdığı en değerli şey: Disiplin. Sahip olduğum disiplin sayesinde hayatımda ne olursa olsun, her şeye ve her yere yetişebiliyorum.

Doğum iznimde, bir çocuk ve bir İngilizce öğretmeni diplomasıyla 1C programını kendi başıma çözdüm. Borusan Cat ailesinin bir parçası olduktan sonra da teknik üniversiteden ikinci kez yüksek lisans diplomamı aldım. O andan itibaren kendimi ve işimi sürekli geliştirdim. Şirketimizde yaptığım çalışmalar sayesinde aranan bir SAP uzmanı oldum. Evet, bazen hayatta beklenmedik bir dönüş, planlanandan daha fazlasını getiriyor.

Hedeflerim şimdi 4 yıl öncesinden, yani ciddi olarak koşmaya başladığım zamandan çok daha yüksek. Katıldığım her yeni maratonda sadece bitiş çizgisine koşmak değil, aynı zamanda iyi bir sonuç elde ederek bir ödül almak ve kendi rekorumu güncellemek istiyorum. Dünyada girilmesi zor olan 6 etaplı bir maraton (The Abbott World Marathon Majors) var ve benim hayalim hepsinde koşmak. Ekim ayında, altı yarıştan ilki olan Chicago Maratonu’nda koşacağım. 2019 yılında dünyaca ünlü Cappadocia Ultra Trail'i koştum. Bu maraton, eşsiz bir tarih ve güzelliğe sahip Kapadokya'da yer alıyor. Teknik olarak da çok zor bir yarış. Bir gün orada bir ultra maraton (120 km) koşmayı hayal ediyorum. Bunun oldukça gerçekleşebilir olduğunu düşünüyorum, çünkü bir zamanlar 42.2 km bile benim için ulaşılmazdı.

Siz de yapabilirsiniz!

Bazı başlangıç ipuçları da paylaşmak isterim. İlk olarak koşmayı ciddi olarak düşünüyorsanız, öncelikle herhangi bir kontrendikasyonunuz olmadığından emin olmanızı tavsiye ederim. Dayanıklılık sporlarında kardiyovasküler sağlık en önemlisi.         

İkincisi, çok çalışmaya ve tutkunuza yatırım yapmaya istekli olmanız gerekir. Motivasyonun düştüğü, vücudun direndiği ve arzunun kaybolduğu tükenmişlik dönemleri olacaktır. Kaynaklarınızı doğru tahsis eder ve bazen bedeninizi dinlendirirseniz, bu dönemler genellikle hızlı geçer.

Ve üçüncüsü, korkmayın. Hepimiz, bir engelimiz yok ise bu yetenek ile doğarız. Koşmak bize en büyük hediye! Bazılarımız sadece günlük hayatını sürdürürken bunu unutabiliyor. Ben spora, spordan uzak geçirdiğim 30 yıl ve 3 çocuktan sonra başladım. Siz de yapabilirsiniz!

Koşmak bize en büyük hediye çünkü aslında bir engelimiz yok ise hepimiz bu yetenek ile doğarız.

 

Aigerim Iskhakova
Yazar

Aigerim Iskhakova, SAP MM Danışmanı ve 2013’ten beri Borusan Cat Kazakistan'da çalışıyor. 3 çocuk ve aynı zamanda ailelerinin bir parçası olan küçük bir köpek annesi. Maratonlar hayatının ayrılmaz bir parçası. Aigerim, 120 kilometre uzunluğunda bir ultra maraton koşmanın hayalini kuruyor!

SON EKLENENLER
Kazakistan’da Madencilik Endüstrisi ve Borusan Cat
Değer Kutusu
Doğru Nefes Almanın Önemi
Değer Kutusu