Sanırım 90’lı yılların sonlarıydı. Comodor64 furyasına pek yetişemediğimden, Sega Atari kutusuyla büyük bir aşk yaşıyordum. O zamanlar hayatımın büyük parçası olarak yer alacak bir hobi keşfettiğimin farkında değildim tabi. Okuldan eve geliyor ve oturma odasındaki televizyonu resmen ele geçiriyordum. Ailemin atari başında içimde kopan fırtınalardan, çektiğim senaryolardan haberleri yoktu tabi. Ekran karşısında o meşhur ‘’9999 game in 1’’ kasetlerinde kayboluyordum.

Yine bir gün okuldan eve oyun oynamak için gelebileceğim en hızlı sürede geldim. İşte o sırada hayatım, ailemin eve getirdiği bilgisayar ile tamamen değişti. Aslında ilk tanışmam değildi bu kendisiyle. Daha önce anne ve babamın işyerlerinde yaramazlık yapmamam için birkaç kez başına geçmişliğim vardı. Ama bu farklıydı, artık evimde bir bilgisayarım vardı. İşte böylelikle sürekli gelişen ve mükemmel insanlar tanıyacağım o dünyanın kapısını aralamıştım ve asla bir daha kapatmayacaktım.

Bilgisayar oyunları birden fazla gelişim olanağının dışında, bana online ortamda mükemmel arkadaşlıklar kazandırdı. Fiziksel olarak hiç tanışmamış olsak da, 40 yıllık dostlar gibi birbirimizle vakit geçirmekten çok hoşlanır olduk. Çünkü gün içinde rutin sorumluluklarımız sonrası beraber rahat ve keyifli 4-5 saat geçiriyor, adeta birbirimizin evlerine misafir oluyorduk. 

Dünyamız artık dijitalleşmenin eşiğinde değil. Artık yeni gelen nesil tam olarak bu Dünyanın içine doğuyor. Peki çoğu insanın “zaman kaybı” olarak gördüğü bu ortam bize neler kazandırıyor?

Stanford Üniversitesi’nin yaptığı araştırmalarda, oyun oynayan insanların, stres ve depresyon karşısında dirençli kalma oranlarının, oyun oynamayan insanlara göre daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Bunun yanı sıra “multitasking” yani çoklu görevde başarı oranı yüksek olan insanlar da genelde oyun dünyasından çıkıyor.

Bir örnek vermem gerekirse, taze bir gündem sayılabilecek, “Cem Bölükbaşı” örneği bence tam yerinde olacaktır. Cem Bölükbaşı, 1998 doğumlu. Yani bir Z kuşağı olarak oyun dünyasının göbeğine doğmuş. Zamanında Borusan Otomotiv’in sponsor olduğu GT4 de yarışmış ve şu an 2022 yılında yaptığı anlaşma ile Formula 2’de bizi temsil edecek bir sporcu. E-spor olarak geçen oyun dünyasında da yarışma imkânı bulmuş ve birçok başarı elde etmiş. Günümüzde Formula 1 yarışçılarının birçoğu F1 konsol oyunlarını antrenman ve keyif amaçlı oynuyor. Sizlere aşağıda Formula 1 oyununun geldiği son nokta ile gerçek Formula 1 yarış kabininden 2 fotoğraf paylaşmak istiyorum. Aradaki benzerliğin ciddi anlamda şaşırtıcı olduğunu düşünüyorum. Sizce de öyle değil mi?

Peki bu evren nereye doğru genişliyor? Geleceğin dünyası dijitalleşme üzerine mi inşa edilecek?

Hepimiz müzik dinlemek için eskiden kaset ya da CD alırdık. 90’lı yıllardan bu yana bu sistem, 1999 yılında NAPSTER adlı bir müzik mağazası programının çıkması ile inanılmaz bir değişime uğradı. NAPSTER’dan sonra 2003 yılında I-Tunes geldi ve müzik artık cep telefonumuzdaydı. Daha sonra Youtube ve Spotify ile bu teknoloji artık tamamen eşler arası yani merkezi olmayan bir teknoloji haline geldi. Peki bu size son zamanlarda herkesin dilinde ve cebinde olan, merkezi olmayan ve kontrol mekanizmasının sadece dijital ortamlardan sağlandığı kripto parayı çağrıştırmıyor mu?

Kripto Para, Blockchain ve NFT (Non-Fungiable Token)

Önceden günlük hayatta kullandığımız para, banka kartları, telefon uygulamalarının yerini yavaş yavaş kripto paralar alıyor. Artık dijital dünyanın bir para birimi var ve hızlı büyümeye de devam ediyor.

Kripto paraların çalışma sisteminin aslında günlük alışverişimizden pek de bir farkı yok. Sadece bu alışverişlerin kaydı tamamen bilgisayarlar ile kriptoloji yöntemiyle “Blockchain’’ adı verilen sistemlere işleniyor. Üstelik bu kayıtlara isteyen herkes ulaşabiliyor. Kripto para hesabı açmanız için sizden sadece blockchain üzerinde bir cüzdan oluşturmanız isteniyor. Bu cüzdanda yaptığınız bütün işlemler de sistem üzerine kodlar şeklinde kaydoluyor. Somut olarak elimizde tuttuğumuz para artık bu cüzdanlarda kodlar halinde saklanıyor.

Bu değişimden sanat eserleri de 2021 yılında hayatımıza giren NFT kavramı ile etkilendiler. NFT yine aynı blockchain altyapısını kullanarak sanat eserlerini dijitalleştiriyor ve kaydediyor. Böylelikle artık sanat eserleri, tablolar internet üzerinden devasa rakamlara satılıyor. Aşağıdaki tablonun sahibi Mike Winkelmann’in “The First 5000 Days” adlı sanat eseri gibi. Mike Winkelmann 5000 gün boyunca her gün 1 adet çizim yapıyor. Bunların içinde dijital çizimler olduğu gibi kara kalem çalışmaları da mevcut. 5000 günü sonunda bunları birleştiriyor ve NFT olarak sisteme kaydedip satılığa çıkarıyor. Sonuç olarak bu dijital kopya tam olarak 69 Milyon dolara alıcı buluyor.

2021 yılının sonlarına doğru artık NFT üzerinden evler, yatlar, arabalar ve avatarlar satılmaya başlandı. İnsanlar bunları niçin alıyor? Çünkü artık dijital dünyanın kapıları sonuna kadar açıldı ve arkasında ne var görmeye başladık. İlk örneğimdeki gibi bu dünyanın görsellik olarak geliştirilmesi nerdeyse tamamlanmak üzere. Para birimi olarak kripto paralar da yerini aldı. Son olarak NFT ile bu dünyadan arsaların da alınmasıyla dijital dünyanın ilk sokakları, caddeleri, mekanları, spor salonları oluşturulmaya başlandı. İşte bütün bunların içinde bulunduğu bu evren artık “Metaverse” adıyla anılıyor. İlgililere, Borusan Cat’in mağazası da Decentraland ‘-56, -103’ numaralı parselde ziyaret edilebiliyor!


Biz de geçenlerde ekip olarak mağazamızın önünde buluştuk.

2018 yapımı “Ready Player One’’ isimli film, bu evrenin neye benzeyeceği konusunda çok güzel örnekler vermiş. Benim de beğendiğim filmlerden. İzlemek isteyenler için keyifle tavsiye ediyorum. Son olarak sizlere hepimizin bildiği Facebook’un adını META olarak değiştirmesi ile yayınladığı tanıtım videosunun ufak bir “gaming’’ kesitini bırakıyorum. 

İlkokul ve lisedeki kompozisyon yazılarımı saymazsak, hayatımda ilk defa elimden geldiğince blog yazısı yazmayı denedim. Beni destekleyen ekip arkadaşlarıma, Murat Can Atalay’a ve okuyan sizlere teşekkür ediyorum.

Kaynakça 

Kaynak 1
Kaynak 2
Kaynak 3 

Mert Sanlı
Yazar

Mert, Borusan Cat ailesine 2021 yılında satış danışmanı olarak katıldı. Gerçek hayatın stresini ve yoğunluğunu, dijital ortamda oyun oynayarak dengeliyor. Teknolojinin her adımını zevkle takip ediyor ve kendisini bu yönde geliştirmekten keyif duyuyor. Fırsat buldukça basketbol oynamayı ve arkadaşları ile vakit geçirmeyi seviyor.

SON EKLENENLER
Biyodizel ile Çevreci Dönüşüm ve Sürdürülebilir Bir Gelecek Mümkün
Yarının İşi
Makine Kullanım Temellerini Öğrenmek ve İlk Kez Cat® Makinesi Kullanmak
Yarının İşi
ASOIU ile Sektörün Yeni Profesyonellerini Yetiştiriyoruz!
Yarının İşi
Endüstri 4.0 ve Dijital Dönüşüm
Yarının İşi