Küresel İklim Değişikliği

İnsanlar olarak, kozmik ölçekte bir göz açıp kapayacak kadar bile yaşamıyoruz. Ortalama insan yaşı olan 80 yıl, gezegenimizin ömrüne dair milyar yılları bulan tahminleri düşündüğümüzde biraz küçük kalıyor.

Buna rağmen sanayi devriminden itibaren, yani son 262 yılda, gezegenimize büyük ölçüde etki ettiğimizi bilimsel deliller ortaya koyuyor. Karbon kaynaklı enerji kullanımıyla gezegenimizi değiştiriyoruz ve maalesef iyi yönde değil.

İklim değişikliği uzun bir zaman dilimi boyunca, Dünya üzerindeki hava koşullarının, okyanusların, buzul tabakalarının ve diğer coğrafi normların farklılaşmasını ifade ediyor.

İnsan ömrünün kısalığı odaklanma süremizi de etkiliyor. Gündelik yaşam kaygılarımız, işimiz, okulumuz, kişisel geleceğimiz zaten kısa olan vaktin büyük bir bölümünü işgal ediyor. Haberlerde orman yangınlarını, selleri gördüğümüz zaman hepimizin içi acıyor ancak bunlar gerçekte ne kadar aklımızda kalıyor? İşte bu ikilem, iklim değişikliğine yönelik daha temel bir durumun da göstergesi. Kendi yaşantımıza dair çabalarımızı ve kişisel geleceğimizi, dünyanın geleceğinden ayrı düşünmek pek de mümkün değil.

Karbon kaynaklı enerji kullanmayı bırakmak istiyoruz çünkü bu toksik bir ilişki ve bize zarar veriyor. Ama ona ihtiyacımız var ve kötü yanlarını görmezden gelmek zorunda kalıyoruz.

Özellikle dünyanın gelişmekte olan ülkeleri, karbon kaynaklı enerjiden büyük yarar sağlıyor. Örneğin kömür yakarak suyu buharlaştıran ve buharın gücüyle elektrik üreten termik santralleri düşünelim. Kömür, büyük ölçeklerde üretim yapıldığında daha ucuz ve daha verimli. Ayrıca kabul etmek gerekir ki yeşil enerji kaynaklarında gelişmeler, henüz gezegen ölçeğinde kullanım için yeterli değil. Bu 10 yıl sonra değişebilir elbette, ancak elimizdeki durum bu.

Küresel İklim Değişikliğinin Sonuçları

İklim değişikliği sıcaklık artışından ibaret değil; kuraklık, seller, şiddetli kasırgalar, okyanus ve deniz suyu seviyelerinde yükselme, okyanusların asit oranlarında artış, buzulların erimesi gibi korkutucu sonuçlar da bizi bekliyor. Bazıları gerçekleşmeye başladı bile.

İklimin değiştiğinin, mevsimlerin kaydığının farkındayız. Son zamanlarda alışmadığımız doğa olayları gözlemledik. Henüz yakın zamanda batı ve güney bölgelerimizde yaşanan anormal büyüklükteki orman yangınları, yaz aylarında görmeye alışık olmadığımız sel felaketleri, Avrupa’yı kasıp kavuran sıra dışı sıcaklıklar, çevre duyarlılığı taşıyan herkes için endişe verici. Peki gelecekte bizi ne bekliyor?

Öncelikle şu konuya değinmekte fayda var, iklim söz konusu olduğunda tahminler yanılabiliyor. Bazı öngörüler ve modeller beklendiği gibi çalışmıyor. Örneğin 2010 yılında pek çok ülkenin sular altında kalacağını öngören hatalı model, iklim değişikliğini yalanlayan ya da küçümseyen bazı çevrelerin sıkça kullandığı bir argüman. Evet, bu teori yanlıştı ve yine evet, iklim değişikliği gerçek. Gezegenimiz değişiyor ama geleceği görmemiz mümkün değil. Böyle zamanlarda araştırmacıların da hata yapabileceğini ve iklim değişikliği konusunda elimizdeki verinin gezegenimizin yaşı düşünüldüğünde yeni olduğunu göz önünde bulundurmalıyız. Geleceği bir netlik ve duruluk içinde görmemiz mümkün değil ama bu kişisel, kurumsal ya da ulusal düzeyde önlemler almamıza engel olmamalı. Çöplerimizi ayrıştırmak gibi çok temel yaşam tarzı değişikliklerinden tutalım, şirket olarak enerjimizin hiç değilse bir bölümünü yenilenebilir kaynaklardan karşılamaya, ülke olarak karbon ayak izini azaltmaya yönelik politikalar geliştirmeye kadar büyütebileceğimiz önlemler, bizim için de dünya için de hayati bir önem taşıyor.

Küresel İklim Değişikliği Hangi Seviyelerde Kabul Edilebilir?

İklim değişikliğinin kabul edilebilir seviyeleri üzerine yaygın bilimsel kanı, sıcaklık artışının 2°C ile sınırlı kalmasının tolere edilebileceği yönünde. Ortalama sıcaklığın 2°C’yi aşması, başta buzulların erimesi ve su seviyesinin canlı yaşamını tehdit eder düzeyde yükselmesi açısından risk oluşturuyor. Bu hedefin tutturulması için atmosferdeki CO2 oranının 450 ppm (milyonda bir birim) seviyesini aşmaması gerekiyor. 1880’de yaklaşık 291 ppm olarak ölçülen bu değerin yalnızca 142 yıl içinde 400 ppm değerini aştığını düşünürsek, bu pek de kolay görünmüyor.

Dünya Bankası için Postdam Institute tarafından hazırlanan 2013 tarihli “4°: Turn Down the Heat” başlıklı raporda, karbondioksit emisyonlarının şu anki artış hızıyla devam etmesi hâlinde 2060 yılında sıcaklık artışının 4°C’yi aşacağı tahmin ediliyor. Bunun sonuçlarının eriyen buzullar, hayvanlar ve insanlar için kaybolan yaşam alanları, gıda ve su kıtlığı gibi yıkıcı sonuçları olacağını tahmin etmek zor değil.

Küresel İklim Değişikliğiyle Nasıl Mücadele Edebiliriz?

Geri dönüşüm, enerji tasarrufu, sürdürülebilir enerji kullanımı, karbon ayak izini azaltmak gibi adımları atmamız gezegenimize yardım etmemiz için önemli. Ancak, daha köklü bir değişime ihtiyacımız var.

Küresel iklim değişikliğinin ana kaynağı, karbon salınımı. Çözümü de doğal olarak, karbon salınımını azaltmak ve mümkünse bitirmek. Bunun yolu da en az karbon kaynaklı rakipleri kadar verimli olan enerji kaynaklarının öne çıkmasından geçiyor.

Sürdürülebilir enerji kaynaklarının daha verimli olmasına ve yaygınlaşmasına ihtiyacımız var. Giderek daha çok gelişmiş ülkenin bu konuyu asli gündemleri hâline getirmeleri, yenilenebilir enerji gibi konuların büyük yatırımcıların daha fazla ilgisini çekmeye başlaması, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin kazandığı ivme gibi umut verici gelişmeler var çünkü.

Biyogaz, rüzgâr, güneş, akarsu vb. sürdürülebilir enerji kaynaklarından enerji üretebiliyoruz. Bunlar tüm gezegen için ölçeklenebilir maliyet ve üretim oranlarına ulaştığında, bu teknolojiler diğer tüm gelişmeler gibi gezegenimize yayılacak ve umuyoruz ki dünya bir kez daha rahat bir nefes alacak.

Şunu unutmamalıyız, söz konusu iklim olduğunda küçük ya da basit önlem yoktur. Bireysel geleceğimizin gezegenin geleceğine bağlı olduğunu göz ardı etmeden, siz de kişisel kaynaklarınızı iyi yöneterek, atık miktarınızı azaltarak ve iklim değişikliği farkındalığı kazanarak gezegenimiz için bir şeyler yapabilirsiniz.

theBClog

theBClog Borusan Cat'lilerin; sürdürülebilirlik, verimlilik, gelecek, teknoloji ve iş dünyası gibi konularda hazırladıkları zengin içeriklerden oluşuyor. Borusan Cat'lilerin başarı hikayeleri dünyayla Türkçe, Rusça ve İngilizce olarak theBClog'da buluşuyor.

SON EKLENENLER
Karbon Emisyonu Nedir Neden Azaltılmalıdır
Sürdürülebilirlik
Yeşil Binalar ve Sürdürülebilir Kent Yaklaşımı
Sürdürülebilirlik
Geri Dönüşüm Nedir
Sürdürülebilirlik
Döngüsel Ekonomi Nedir Faydaları Nedir
Sürdürülebilirlik