Uzun yıllardır Borusan Cat’in bir parçasıyım. Bu yüzden “iş hayatında kadın” meselesi ve cinsiyet eşitsizliği önümü kesmedi ve kariyerimde hak ettiğim şekilde ilerleme fırsatı buldum.

Bunu, benden önceki kadın mücadelecilere borçluyum. Daha iyi bir gelecek için grevler düzenleyen, eşitlik için ateşten gömlekler giyen o cesur öncülere gönülden bir hayranlık besliyorum. Dünya Emekçi Kadınlar Günü de bize ne için çabaladığımızı gösteren özel bir gün.

8 Mart’ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü olmasını sağlayan olay, aslında bir trajediydi. The Triangle Shirtwaist fabrikasında çıkan bir yangında çoğu genç, göçmen kadınlardan oluşan 146 emekçinin hayatını kaybetmesi ile eşitlik hareketi ivme kazandı ve 8 Mart bugün bildiğimiz anlamına kavuştu.

Bunu asla unutamayız. Bugün sahip olduğumuz hakların ve özgürlüklerin ne kadar zor kazanıldığını ve ne kadar kıymetli olduğunu her zaman hatırlamalıyız. Toplumsal eşitliğin önemini en iyi biz, kadınlar biliyoruz. Bu yüzden de ona ulaşana kadar durmamalıyız.

Toplumsal cinsiyet eşitliğini profesyonel anlamda destekleyen kurum kültürümüzle, bu konuda proaktif çözümler üretme ilkemizle, kadın ya da erkek sıfatları yerine Sevgi Dilde Başlar” ve “Borusan Eşittir” vizyonlarını takip etmekle hep gurur duydum.  

Yakın zamanda katıldığım bir etkinlikte dinlediğim ve sonuçlarından çok etkilendiğim birkaç araştırma sonucunu sizinle de paylaşmak istiyorum.

  • Kadın ve erkek çalışan sayıları arasındaki farkın kapanmasının, dünya ekonomisi üzerinde çok büyük etkileri olacağı bir gerçek. Sosyal değişimlerin yanında, bu farkın kapanması dünya ekonomisine 12 ila 28 trilyon ABD doları katkı ve %11 ila %26’lık bir büyüme anlamına geliyor.
  • OECD ülkelerindeki kadın istihdam oranının İsveç seviyesine yükseltilmesi durumundaysa, GSYİH*’ye sağlayacağı katkı 6 trilyon dolar olarak tahmin ediliyor.
    *GSYİH (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla): belirli bir zaman aralığında üretilen tüm nihai ürünlerin, piyasa değerindeki ekonomik ölçüsü.
  • McKinsey’nin yaptığı bir araştırmaya göre, daha çok üst düzey kadın yöneticinin çalıştığı ve üst yönetim takımında en az 1 kadın yöneticinin bulunduğu şirketler; aynı seviyedeki diğer şirketlere oranla daha başarılı performans sergiliyor, ortalama öz sermaye karlılığında** 7 puanlık bir fark yaratıyor.
    **Şirketin net kârını öz sermayeye bölerek hesaplanan bu oran, hissedarların yaptıkları birim yatırım karşılığında ne kadar kâr elde ettiklerini ölçer.

Rakamlar gerçekten inanılmaz, değil mi? Cinsiyet eşitliğinin sosyal, kültürel ve ekonomik katkıları gün gibi ortada. Ancak bugün dünyanın her yerinde kadınlar, neslimizi devam ettirmek için hâlâ iş hayatından vazgeçmek zorunda kalıyor. Hayat, kimse için kolay değil ama çalışan kadınlar olarak, ev ve iş arasında bizim çifte sorumluluğumuzun olduğu da bir gerçek. (Bu konuda istisnalar elbette var.)

Yine de durmadan ilerlemeye devam ediyoruz.

Kadınların iş hayatında daha çok yer almasını ve kariyer basamaklarının en tepesine kadar çıkmasını çok değerli buluyorum. Farklı rollerde ve kariyer basamaklarında karşılaştığım her kız kardeşimle ayrı ayrı gurur duyuyorum ve onlardan ilham alıyorum. Bu noktada gerek kurum gerek bireysel gerek de toplumsal olarak hepimize bir görev düşüyor. Bireysel olarak, çocuklarımızın cinsiyet körü yetişmesi için çaba sarf etmek bile başlı başına çok büyük bir adım. Bu uğurda daha iyi bir dünya için çözümler üretmek ise bence hepimizin sorumluluğunda.

Tiyatro aşkıyla engelleri aşan Afife Jale’yi, cesaretiyle radyasyonu fetheden Marie Curie’yi, dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen’i, uzaydaki ilk kadın Valentina Tereshkova’yı, bir galaksiyi keşfedip ona ismini veren Burçin Mutlu Pakdil’i ve sayısız alanda, sayısız başarıyı kazanan sayısız kadını kim durdurabildi ki?

Önce, kendimize güvenmeliyiz.
Sonra, yetenekli olduğumuza ve galip geleceğimize inanmalıyız.
Bir kadın olarak başarabileceklerimizin sınırı yok.
Unutmayın, aklımıza koyduğumuz her şeyi yapabiliriz.
En derin denizde yüzebilir, en yüksek zirveye tırmanabiliriz.
Güçlü, güzel, şefkatli, sevgi dolu, merhametliyiz…

ama kelimelerinin ifade edebileceğinden çok daha fazlasıyız!
Tüm kız kardeşlerimin 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyorum.

Özlem Caymaz

Doğma büyüme Borusanlıyım ve üniversiteden beri Ankara'da yaşıyorum. ODTÜ işletme bölümünde okudum. 2 Çocuk annesiyim. Bu mesleğimi yapmasaydım doktor olmak isterdim. Hayatın anlamının sevdiklerime ve insanlara değer katmak olduğuna inanıyorum.

SON EKLENENLER
Biyodizel ile Çevreci Dönüşüm ve Sürdürülebilir Bir Gelecek Mümkün
Yarının İşi
Makine Kullanım Temellerini Öğrenmek ve İlk Kez Cat® Makinesi Kullanmak
Yarının İşi
ASOIU ile Sektörün Yeni Profesyonellerini Yetiştiriyoruz!
Yarının İşi
Endüstri 4.0 ve Dijital Dönüşüm
Yarının İşi